Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Türkiye Cumhuriyeti’nin temel yapı taşlarından biri olarak 105 yıllık bir süreçte ülkenin siyasi tarihinde önemli bir rol oynamıştır. 23 Nisan 1920'de açılan TBMM, ulusal egemenlik ve bağımsızlık mücadelesinin simgesi haline gelmiştir. Bu yazımızda, TBMM’nin tarihçesi, önemli dönüm noktaları ve gelecekteki projeleri üzerinde duracağız.
TBMM, Kurtuluş Savaşı sırasında Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini vermek amacıyla kurulmuştur. İlk Meclis, 16 Temmuz 1920’de Amasya’da toplanmış, ardından 23 Nisan 1920’de Ankara’da resmi olarak faaliyete geçmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” sözü, Meclis’in kuruluş felsefesini en iyi şekilde özetler. İlk yıllarda meclis, savaşın getirdiği zorluklarla boğuşurken, aynı zamanda yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atılmasına da katkı sağlamıştır. 1923’te Cumhuriyetin ilanı ile birlikte, TBMM, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasama organı olarak önemli bir misyon üstlenmiştir.
TBMM’nin 105 yıllık tarihinde pek çok önemli dönüm noktası bulunmaktadır. 1960, 1980 ve 2016’daki darbe girişimleri, Meclis’in işlevselliğini ve egemenliğini önemli ölçüde etkilemiştir. Ancak Türk milleti, her zaman Meclisi savunmuş ve demokratik sürece olan inancını sürdürmüştür. Bugün, TBMM; 600 milletvekili, çeşitli komisyonlar ve gruplar aracılığıyla Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve sosyal hayatını düzenlemeye devam etmektedir.
TBMM, yalnızca geçmişiyle değil, geleceğiyle de büyük önem taşımaktadır. 105. yıl dönümü vesilesiyle, Meclis, demokratik katılımı artırmaya yönelik yeni projeler geliştirmektedir. Özellikle genç nüfusun, karar alma süreçlerine dahil edilmesi hedeflenmektedir. Bu doğrultuda, gençler için özel programlar ve seminerler düzenlenmesi planlanmaktadır. Ayrıca, TBMM’nin dijitalleşmesi ve teknoloji ile entegre edilmesi de öncelikli hedefler arasında yer almaktadır.
TBMM'nin çevrimiçi platformlarla daha erişilebilir hale gelmesi, vatandaşların yasama süreçlerine olan ilgisini artırma potansiyeli taşımaktadır. Bu bağlamda, halkın öneri ve taleplerinin doğrudan iletilebileceği dijital mecraların oluşturulması, demokratik katılımı destekleyecektir. Bunun yanı sıra, yasaların halk tarafından daha iyi anlaşılabilmesi adına bilgi ve veri paylaşımının daha şeffaf hale getirilmesi üzerinde de çalışmalar yapılacaktır.
TBMM, bu süreçte yalnızca bir yasama organı olarak kalmayacak, aynı zamanda toplumun farklı kesimleriyle etkileşimde bulunan bir platform haline gelecektir. Bu değişim, yalnızca Meclis’in değil, aynı zamanda Türkiye’nin demokratik kültürünün güçlenmesine de katkıda bulunacaktır.
Sonuç olarak, TBMM’nin 105. yılı, geçmişin başarılarını kutlarken, geleceğe dair umut verici adımlar atma fırsatı sunmaktadır. Her bir vatandaşın sesi ve iradesi, TBMM’nin temel değerleri arasında yer alırken, bu yapı, Türkiye’nin demokratik geleceğini şekillendirmeye devam edecektir. Ulusal egemenlik ve istiklal yolunda atılan adımlar, TBMM’nin geçmişten geleceğe taşıdığı en büyük miraslardan biridir ve bunun devam etmesi için her bireyin katkıda bulunması büyük önem taşımaktadır.