Türkiye'nin güneydoğusundaki Şırnak ilinden yola çıkan çift, tam 16 yıl boyunca 6 kıtada 40 ülke gezerek, hayallerinin peşinden koştu. İneklerin sağımından elde ettikleri geliri seyahat masraflarına yönlendiren Hasan ve Fatma Demir, sıradışı bir hayat hikayesine imza atıyor. Hedeflerinin sadece yeni ülkeleri görmek olmadığını, aynı zamanda farklı kültürleri tanımak, yerel gelenekleri keşfetmek ve bu deneyimleri başkalarına aktarmak olduğunu vurguluyorlar.
Hasan ve Fatma Demir, her seyahatlerine başlamadan önce kapsamlı bir plan yapıyor. Bu planlar sadece gidecekleri ülkeleri değil, aynı zamanda o ülkelerdeki yerel kültür, yemek ve gelenekler hakkında araştırmalar da içeriyor. Öncelikle, gezilerinin odak noktası olan ineklerin sağımından elde ettikleri gelir ile seyahat bütçeleri oluşturuluyor. Böylelikle, hayallerinin peşinden koşarken ekonomik açıdan da sürdürülebilir bir yol izliyorlar.
Çift, ilk olarak Avrupa'ya açıldı ve buradaki birçok ülkeyi ziyaret etti. Almanya’nın Berlin şehrinde başlayan serüven, Fransa, İtalya ve İspanya gibi birçok ülkeyi kapsayan yolculuklarla devam etti. Seyahat ettikleri her ülkenin kendine özgü güzelliklerini, kültürünü ve insanlarını tanıma fırsatı bulan çift, yaşadıkları anıları sosyal medya hesaplarında paylaşarak, takipçilerini de bu yolculuğa dahil ediyorlar. Özellikle yerel müzelerin ve festivallerin önemli bir parçası haline gelmişlerdir.
16 yıllık bu büyük serüven boyunca, Hasan ve Fatma'nın karşılaştığı en ilginç deneyimlerden biri, birçok yerel halkla kurdukları dostluk ve etkileşimler olmuştur. Gittikleri her ülkede, yerel halkla sohbetler eden çift, farklı bakış açılarını gözlemleme ve kendi kültürlerini tanıtma şansı buluyorlar. Afrika’nın güney topraklarında kabilelerin geleneksel yaşamlarını gözlemlerken, Asya'nın renkli pazarlarında taze meyve ve sebzelerin tadına bakmayı da ihmal etmiyorlar.
Hasan, bu yolculukların kendilerine kattığı en büyük değerin, insan ilişkileri olduğunu ifade ediyor. "Her ülkenin, her kültürün kendine özgü bir hikayesi var. Bu hikayeleri dinlemek, öğrenmek ve paylaşmak bizi daha zengin biri yapıyor," diyor. Fatma ise, yaşadıkları deneyimlerin sadece kendileri için değil, aynı zamanda başkalarına ilham vermesi gerektiğine inanıyor. Çift, her gittiği bölgenin yerel geleneklerini de öğrenmeye ve deneyimlemeye çalışıyor. Bu süreçte, hem kültürel birikimlerini artırıyorlar hem de insanların dilinden düşmeyen birer hikaye kahramanı haline geliyorlar.
Sonuç olarak, Şırnaklı çifti yalnızca seyahat severler olarak değil, aynı zamanda kültürel elçiler olarak değerlendirmek mümkün. 16 yıllık gezileri sırasında kazandıkları deneyim ve birikim, sadece kendilerine değil, çevrelerindeki insanlara da ışık tutmaktadır. Hayallerinin peşinden koşarken, insanlarla kurdukları bağlar, onlara ömür boyu unutulmayacak anılar ve dostluklar kazandırıyor. İneklerin sağımından elde ettikleri gelirle çıkarılan bu yolculuk, her insanın içinde yatan keşif arzusunun ne denli güçlü olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.