58 yaşındaki Zeynep Yıldız, geçtiğimiz yıl yaşanan büyük deprem sonrası hayatının en zor dönemlerinden birini geçiriyor. Evinin büyük bölümünü kaybederek, ailesiyle birlikte uzun bir süre geçici barınma alanlarında yaşamaya başladı. Ancak, yaşadığı bu zorlu süreçte, pes etmek yerine hayata yeniden umutla tutunmanın yollarını aradı. El emeğiyle ürettiği çantalar, hem kendi geçimini sağlıyor hem de çevresine örnek olacak bir hikaye sunuyor.
Deprem sonrası yaşamın geri kalanını nasıl sürdüreceğine dair büyük bir kaygı duyan Zeynep Hanım, evinin yıkılmasından sonra kendi kendine verdiği sözü hatırlıyor. “Her şeye rağmen ayakta kalmalıyım. Aileme ve kendime bir gelecek yaratmak zorundayım” diyor. Bu motivasyonla, yıllardır hobi olarak yaptığı çantaları profesyonel bir iş haline getirmeye karar verdi. Gıda yardımından yılda birkaç kez almasına rağmen, çanta yapımında gösterdiği azimle, kendisine ve ailesine bir gelir sağlama yolunda ilerliyor.
Hedefleri arasında; yerel pazarlar, sosyal medya platformları ve sanat fuarları gibi değişik ortamlarda çantalarını satmak bulunuyor. İlk başta çevresindeki insanlardan aldığı destekle başladığı bu mini girişim, zamanla yerel halkın dikkatini çekmeyi başardı. El emeği ile yapılan her çanta, sadece bir ürün değil, Zeynep’in yaşama sevincinin ve azminin bir sembolü haline geldi.
Çantalarının her biri Zeynep Hanım’ın elinden çıkıyor; özgün desenler, renkli kumaşlar ve dikkatli dikişlerle tasarlanan bu çantalar, onun yaratıcılığının bir yansıması. Mahalledeki kadınların da ilgisini çeken bu çalışmalar, zamanla Zeynep için bir sosyal girişime dönüştü. 58 yaşındaki kadın, yerel kadınları da sürece dahil etmek için atölyeler düzenlemeye başladı. “İçinde bulunduğum bu zorlu dönemde, başkalarına yardımcı olmak beni de motive ediyor” diyor. Böylelikle yalnızca kendi hayatını değil, çevresindekilerin de hayatlarına dokunmuş oluyor.
Yerli ve uluslararası markalarla iş birliği yapma potansiyelini gören Zeynep Hanım, kendi hikayesinin yanı sıra şehrinin üstündeki ‘deprem yaralarını’ da iyileştirmeyi hedefliyor. Sosyal medya hesapları üzerinden yaptığı paylaşımlarla, her çantasının arkasında bir hikaye olduğunu vurguluyor; aynı zamanda bağışlar ve diğer sosyal projeleri desteklemek için kampanyalar düzenliyor. Toplumuna olan bağlılığını bu şekilde göstererek, diğer insanlara da ilham vermeyi umuyor.
Zeynep Yıldız’ın çanta hikayesi, aslında daha büyük bir hikayenin sadece bir parçası. Onun azmi ve kararlılığı, birçok kişinin karşılaştığı zorluklarla başa çıkmak için bir örnek oluşturuyor. “Belki de herkesin hayatında bir dönüm noktası olur. Önemli olan, bu noktayı nasıl değerlendirdiğiniz” diyor. Zeynep Hanım, mücadele verdiği bu süreçte birçok insana umut olmaya, el emeğiyle hayatını kurmaya devam edecek.
Sonuç olarak, Zeynep Yıldız’ın hikayesi, depremzedelerin yalnız olmadığını, dayanışmanın gücünün her zaman var olduğunu gösteriyor. El emeği çantaları, onun hayata tutunuşunun sembolü olduğu gibi, başkalarına da ilham verecek pek çok hikayenin başlangıcı olabilir.