Ülkemizi derinden sarsan bir olay, 5 yaşındaki Melike'nin hayatını kaybetmesiyle gündeme geldi. Korkunç olay, geçtiğimiz aylarda yaşandı ve küçük Melike, hem fiziksel hem de psikolojik işkenceye maruz kaldıktan sonra, cansız bedeni bir gölde bulundu. Türkiye'nin dört bir yanından tepkilerin yükselmesine neden olan bu trajik vakada, baba İsmail M. ve üvey anne Zeynep M., ilk kez hakim karşısında çıkarak, olayla ilgili savunmalarını yaptı.
Melike'nin ailesi, küçük kızlarının 12 Eylül 2023 tarihinde kaybolduğunu duyurdu. Aile, başlangıçta Melike'nin yerel bir parkta oynarken kaybolduğunu düşündü. Ancak aramalar devam ettikçe, küçük kızdan hiçbir iz bulunamadı. Olayın üzerinden birkaç gün geçtikten sonra, Melike'nin cesedi, ilçeye bağlı bir gölde bulundu. Yapılan otopsi sonucunda, kızın işkence altında hayatını kaybettiği belirlendi. Bu bulgu, toplumda büyük bir infiale yol açtı ve aile bireylerinin sorgulanmasına neden oldu.
Gözaltına alınan baba İsmail ve üvey anne Zeynep, ilk mahkeme duruşmalarında suçlamaları reddetti. İsmail M., Melike'yi kaybettiği için üzgün olduğunu belirterek, "Kızımla hiçbir sorunum yoktu, onu sevgiyle büyüttüm," dedi. Öte yandan, Zeynep M. ise, Melike'nin kaybolmasıyla ilgili herhangi bir bilgisi olmadığını ifade etti. Fakat mahkemedeki tanık ifadeleri ve önceden yapılan araştırmalar, çiftin Melike’ye karşı zalimce muamelede bulunduğunu ve son zamanlarda sık sık tartıştıklarını ortaya koydu.
Küçük Melike'nin hayatını kaybetmesi, sadece ailesi için değil, tüm Türkiye için yürek parçalayan bir trajedi oldu. Çocuk istismarı ve aile içi şiddet konularının bir kez daha gündeme gelmesine neden olan bu olay, herkesi derinden etkiledi. Toplumun farklı kesimlerinden insan hakları aktivistleri ve sivil toplum kuruluşları, bu tür olayların önlenmesi için daha etkin yasaların gerektiğini savunuyor. Ayrıca, çocukların korunması için aile içindeki dinamiklerin gözden geçirilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Toplumda yaratılan infialin yanı sıra, adalet sisteminin bu gibi durumlarla ilgili nasıl bir yaklaşım sergileyeceği de büyük bir merak konusu. Mahkeme duruşmaları devam ederken, çocukların korunması ve bu tür olayların önüne geçilmesi için toplumsal bilincin artırılması gerektiği daha da açık bir hale geliyor. Melike'nin hikayesi, tüm ülke için bir dönüm noktası olma potansiyeline sahip. Herkes, yaşanan bu acı olayı unutmamak ve benzer trajedilerin bir daha yaşanmaması için üzerine düşeni yapmak zorunda.
Bu dava, toplumda kalıcı izler bırakmaya devam ederken, herkesin içindeki adalet arayışının ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Melike’nin hatırası, gelecekteki nesiller için bir uyanış çağrısı olabilir. Bir çocuğun hayatı, asla bir başkasının keşmekeşli hayat mücadeleleri ile yer değiştirilmemelidir. Mahkeme süreci, tüm bu yaşananların ve kaybedilen umutların daha fazla göz ardı edilmemesi adına bir fırsat niteliği taşıyor.